Roubini de çok keskin konuştu…Bitcoin çöküyor mu? (III)
Bitcoin (ve teknolojisi) ile ilgili bundan önce birbirini takip eden iki yazı yazdık. 3 Aralık 2017’de yayınladığımız ikinci yazıyı, bir daha yazmama düşüncesiyle hayli kapsamlı tutmuştuk. Ancak aradan geçen sürede yaşananlar kısa bir değerlendirme yapmayı fazlasıyla hak ediyor.
Kripto para dünyası Bitcoin’den ibaret değil: Kripto para dünyasında olup biteni anlayabilmek için adı-sanı fazlaca bilinmeyen Alt-coinlerin takip edilmesi önemli. Bundan üç ay önce sıfıra yakın değerlerle satılan bazı Alt-coinler Ocak ayının ilk haftasına (Bitcoin fiyatının da zirve yaptığı tarihe) kadar olan süreçte üç-beş bin kat civarında değerlendiler. Basit bir örnek. Kasım 2017 başında sadece 30 $’a 20 milyon adet satın alabileceğiniz XP’yi (Experience Points), Ocak ayının ilk haftasında 100 bin $’a (bugün ise 10.000 $’a) satmanız pekala mümkündü. İki ayda 3.333 katı bulan bir getiriden söz ediyoruz. Bu sıradan bir örnek. Peki ne oldu. Bahse konu süreçte (Bitcoin’in 5.000 $’dan 20.000$’a yükseldiği zaman aralığı) dünyada geniş bir kesim (ve muhtemelen dar gelirli, genç nüfus) Alt-coinlere yatırım yaptı. Alt-coinleri alabilmeniz için genelde düşük de olsa bir miktar Bitcoin veya diğer prime kriptolardan satın alıp sisteme girmeniz gerekiyor. Alt-coinlere olan talep Bitcoin talebini de diri tuttu, Bitcoin’in fiyatındaki artış Alt-coinler’de hem talep hem de fiyat fırlamasına neden oldu. Gün itibariyle, üç ay önce ile karşılaştırıldığında dünyada çok daha geniş bir kesimin elinde Bitcoin olmasa da Alt-coin bulunduğunu söyleyebiliriz. Muhtemelen on milyarlarca doları bulan ‘gerçek’ yani ‘sanal olmayan’ bir maliyet söz konusu. İnsanlar bu maliyetten ve kripto paralara atfettikleri değerden veya beklentilerinden kolayca vazgeçerler mi göreceğiz. Ayrıca kısa sürede yükselen Alt-coin fiyatları nedeniyle fırsatı kaçırdığını düşünen, dolayısıyla şahit olduğumuz son fiyat gerilemesi türünden hareketleri fırsat olarak görebilecek, çok büyük bir kesim hala dışarıda, zincire eklenmek için bekliyor olabilir.
Japonya’da Coincheck soyuldu. ‘Hacker’ler böyle zulüm görmedi: Kripto paralarını Alt-coin piyasalarında saklayanlar can sıkıcı olaylarla karşılaşmaya devam ettiler. Örneğin popüler Alt-coin piyasalarından ‘Coinsmarket’ devre dışı kaldı. İşlem yoğunluğundan kaynaklı ‘server’ yetersizliği gerekçe gösterilse de Coinsmarket nezdindeki cüzdanların akıbeti belli değil. Ancak en ilginç olay Japonya’da Coincheck’in hacklenmesiydi. Hackerler 500 milyon XEM’i borsadaki hesaplardan çaldılar. Bizce olayı ilginç kılan, blok zinciri (blockchain) teknolojisinin o kadar da sırdaş olmadığını açık etmesi idi. XEM Vakfı hackerlerin para transferleri ile ilgili kamuyu bilgilendirmeye devam ediyor. Teknoloji uzmanı değiliz ama bizim anladığımız şu: İsterlerse bal gibi çalınan paraların istiflendiği cüzdanı ve bu cüzdandan para transferi yapılan cüzdanları tespit edip işlevsiz kılabilirler. Yaparlar mı bilmiyoruz. Bu olay kripto para deyince aklına kara para ve suç ekonomisinden başka bir şey gelmeyenler tarafından ayrıca ve dikkatle değerlendirilmeye değer. Hackerler tren veya banka soysalar bu kadar yakından takip edilebilir iz bırakmazlardı herhalde.
Venezüella ve Petro: İkinci yazımızda gelişmiş ülke merkez bankalarının gerçekten altına, gümüşe hatta petrol veya doğalgaza dayalı kripto paralar ihraç etmelerinden endişe ettiğimizi söylemiştik. İlk hamle farklı kategorideki bir ülkeden, Venezüella’dan geldi. Daha bir yıl öncesine kadar Bitcoin ve diğer kripto para madenciliğini yasa dışı olarak değerlendiren Venezüella’nın, petrol rezervlerine dayalı olacak Petro’nun istikrarlı bir para olarak uluslararası kabul göreceği ve enflasyon başta olmak üzere ekonomik sorunlara çare olacağı noktasına evrilmesi hayli ilginç (veya Venezüella’dan bahsediyorsanız hayli sıradan). Muhalefet, Petro’yu petrol rezevlerinin peşin satışı veya petrol karşılığı borçlanma olarak değerlendiriyor ki haksız da sayılmazlar. Ancak varsayalım her bir Petro için Venezüella’dan (petrol rezervlerinin tükenmesinden önceki bir tarihe kadar) yine varsayalım bir varil petrol alımını mümkün kılacak bir sistemi fazla hafife veya alaya almak da pek mümkün değil.
Yasakçılar: Bitcoin ve diğer kripto paraları tehdit olarak algılayıp açıkça cephe alan ülke sayısı artıyor. Çeşitli kaynaklarda Bolivya, Ekvator, Kırgızistan, Bangaldeş, Nepal ve Fas’ın şifreli paraların kullanımını yasakladığı belirtiliyor. Çin alım-satım platformlarına cephe aldı, ikili alım-satımlara şimdilik müdahil olmadığını söylüyor. Güney Kore halkın kripto paralara aşırı teveccühünden fevkalade rahatsız, önlem almaya çalışıyor. Ve son olarak Hindistan kripto paraların yasal ödeme sisteminin bir parçası olarak kabul edilmeyeceğinin işaretlerini verdi. Kuşkusuz olayın iki yönü var. Bir taraftan devletin ve merkez bankalarının kontrolü yitirme endişeleri ki bu endişeler genellikle suç ekonomisi dillendirilerek maskeleniyor da olabilir, diğer taraftan özellikle yoksulluk ve adaletsizlik (gelir dağılımı) içindeki ülkelerde halkın bir umut diye kripto paralara koşup zarar görmesini önleme ihtiyacı yasaklamalarda rol oynuyor olabilir. Ancak özellikle gelişmiş ülkelerin, düzenleme öneri ve teklifleri dışında, hala açık bir rahatsızlık içinde olduklarını söylemek mümkün değil. Bu durum, muhtemelen kendi paralarına ve sistemlerine olan güvenlerinden kaynaklanıyor.
Blokchain teknolojisi geleceğin Büyük Birader’ine dönüşür mü? Kripto paralarla ilgili yapılan yorumlar içinde en çok beğendiklerimiz, romantik devrimciler tarafından yapılanlar. Demek istiyorlar ki kripto paralar her şeyi kontrol eden merkezi otoriteye, soyguncu banka düzenine karşı halkın bir isyanıdır, ihtilali okuyamıyorsanız, Bitcoin’in çökmesi için daha çok beklersiniz. Zincire son eklenenin daha önce eklenenleri beslediği bir ihtilal nereye kadar sürer veya amacına ulaşır mı bilmiyoruz. Ancak Bitcoin’in meşhur ettiği blok zinciri teknolojisinin sunduğu bazı imkanların merkezi otorite tarafından keşfedilmesi fazla zaman almayabilir. Dağıtık defter teknolojisi olarak bilinen adem-i merkeziyetçi teknolojinin merkez bankalarının dijital para ihraçları için uyarlanıp uyarlanamayacağı hususuna ikinci yazımızda az da olsa değinmiştik. Aslında halihazırda bankalarla işbirliği içinde geliştirilen merkeziyetçi uygulamalara müsait Ripple türünden örnekler de zaten var. Ülkemizde de bu projenin içinde yer alan bankalarımız mevcut. Dolayısıyla bankalar gibi aracıları ve devletin bireye müdahalesini ortadan kaldırma misyonuyla ortaya çıkan veya takdim edilen zincir teknolojisi uzun vadede suç ekonomisi ve kayıtdışı ekonomi ile mücadele misyonunu üstlenip, finansal tüm hareketlerin baştan sona merkezi otorite tarafından izlenmesine hizmet eden bir forma dönüşürse şaşırmamak gerekir ve bu ihtimal orijinal vizyon ve misyonun gerçekleşme ihtimalinden daha fazla olabilir diye düşünüyoruz.
Roubini de çok keskin konuştu: Küresel krizi öngörmesiyle ünlenen değerli Ekonomist’in Bitcoin’in büyük bir spekülasyon olduğu yönünde daha önce yapmış olduğu açıklamalar zaten mevcuttu. Ancak 2 Şubat 2018 tarihli söyleşide, yani Bitcoin sallanırken yaptığı açıklamalar çok keskin. Roubini Bitcoin’in lale çılgınlığından da büyük insanlık tarihinin gördüğü en büyük Ponzi, hatta balonların anası olduğunu söylüyor. Ancak söylediklerinde şu ana kadar söylenenlerden farklı iki yön var. Yukarıda ilk altbaşlıkta irdelediğimiz Alt-coinlere dikkat çekmiş ve adeta Ponzi, Bitcoin’den ibaret değil demiş. İkincisi çok daha önemli. Blockchain’in teknolojisini Bitcoin’den ayırmamış. Roubini Blockchain teknolojisi on yıldır var, en önemli uygulaması Bitcoin, o da koca bir aldatmacadan ibaret diyor. Roubini bu defa da haklı mı yoksa baltayı taşa mı vurdu zaman gösterecek. Biz Bitcoin ve rakipleri arasındaki mevcut fiyat farkının zaten bir anomali olduğu ve sürdürülemeyeceği düşüncesinden hareketle, Bitcoin fiyatındaki kaydedilen gerilemelerin son derece normal olduğunu, hatta Alt-coin talebine de bağlı olarak yukarı yönlü fiyat hareketleri yaşanabileceğini, olması gereken fiyata dair hiçbir sağlıklı öngörünün olmadığı bir ortamda Bitcoin ve diğer şifreli paralar hele hele de teknolojileri için çöktü veya öldü yorumu yapılamayacağını, dünyanın kripto para ve teknolojisi ile imtihanının daha yeni başladığını düşünüyoruz.
***Roubini’nin yukarıda aktardığımız Ponzi iddia ve uyarılarından yaklaşık 3,5 yıl sonra, Oxford üniversitesi profesörlerinden Robert McCauley 22 Aralık 2021’de Financial Times’ta yayınlanan bir gönderisinde Bitcoin’in aslında Madoff sitili ( sıfır toplamlı) bir Ponzi’den de kötü ( gereksiz elektrik sarfiyatı ve ortada yatırımın talep edilebileceği bir borçlunun/sermaye ihraççısının olmaması nedeniyle negatif toplamlı bir Ponzi) olduğunu söylüyor : https://www.ft.com/content/83a14261-598d-4601-87fc-5dde528b33d0
Yasal Uyarı: Bloğumuzda yayınladığımız yazıların öncelikli amacı, ‘Bankacılıkta Risk ve Sermaye Yönetimi’ isimli kitabımızın okuyucularına kitapta irdelenen konularla ilgili daha kapsamlı ve gerektiğinde daha güncel bilgi sunmaktır. Yazılarımızda yeralan tespit ve değerlendirmeler şahsımız dışında hiçbir kişi veya kurumu bağlamaz. Yatırımcılar, yazılarımızda yeralan bilgi, tespit ve değerlendirmelerden hareket ederek para veya sermaye piyasalarında pozisyon aldıklarını iddia edemezler. Yatırım danışmanlığı ile iştigal edenler, yatırımcıları yönlendirici mahiyette tavsiyelerde bulunanlar, yazılarımızdan, kaynak göstermek suretiyle dahi alıntı yapamazlar.