Bitcoin çöker mi ? (II)

You may choose a language (en,ar,de,fr,tr)


Bitcoin’i irdelemeye kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ancak ‘pehlivan tefrikası’na dönüşmemesi için konuyu bu yazı ile sonlandırmaya çalışacağız. Dolayısıyla hayli uzun, buna rağmen pek çok konuya sadece kısa bir-kaç paragrafla dikkat çektiğimiz bir yazı olacak. Okunmasını kolaylaştırmak için yazıyı aşağıda sıraladığımız alt başlıklara böldük:

  • Blok zinciri (Blockchain) ve tapınak şövalyeleri
  • ‘Bitcoin/Ethereum’ ve ‘Coin/Token’ ayrımına dikkat!
  • Alım-satım ve saklama platform ve cüzdanları
  • Yatırımcı birey ve şirketlerin durumu aynı mı?
  • Bitcoin ve teknolojisi sabote edilebilir mi?
  • Kripto paralar kara para aklama ve rüşvet düzenine yardımcı olur mu?
  • Blockchain bankacılığın sonunu getirir mi?
  • Diyanet de topa girdi. Sahi parayı para yapan nedir?
  • Dijital nesil, dijital çağda ben atalarımın kullandığı parayı kullanmak zorunda değilim der mi?
  • TCMB Başkanı’nın ‘Dijital para’ açıklaması
  • Dijital çağa evet deyip parasına burun kıvırmak olmaz diyelim. İyi ama Bitcoin’in elektrik sarfiyatına dayalı altın madeni kurgusu size de çok ‘banal’ ve ‘irrasyonel’ gelmiyor mu?
  • Kripto para teknolojisi azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler ve bankacılık sistemleri için büyük bir tehdit haline dönüşebilir mi?
  • Gelişmiş ülkeler kendi kripto paralarını çıkarmaya yönelmeden, BIS harekete geçirilse daha iyi olmaz mı?
  • Türkiye’nin saygın ve kaynak sahibi vakıf üniversiteleri, gerekirse bir araya gelip, kripto paralar ve dayandıkları teknolojiler ile, sempozyum düzenlemenin ötesinde, ilgilenirse ülkemiz için iyi olur.

Evet daha fazla uzatmadan başlayalım:

Blok zinciri (Blockchain) ve tapınak şövalyeleri

İlk yazımızda Bitcoin’i popüler kılan temel unsurun dayandığı blok zinciri teknolojisi (ve dolayısıyla bu teknolojiye bağlanan umutlar) olduğunu belirtmiştik. Blok zinciri teknolojisini, dağıtılmış defter teknolojisi olarak da anılıyor. Her bir işlemi temsil eden bilgilerin bir blok üzerinde yazılı olduğu,  işlemin orijini ve sonrasına ait bilgileri haiz blokların birbirine bağlı (senkron haldeki) blok zincirini oluşturduğu, tahrifatın mümkün olmadığı (blok zincirini bozduğu), yeni işlemlerin doğruluğunun birbirinden bağımsız yeterli sayıda madenci tarafından teyit edildiği (onaylandığı) bir sistem düşünün. Bitcoin teknolojisinde madencileri bağımsız muhasebecilere benzetmek mümkün. Teknoloji adem-i merkeziyet, birden fazla kaynaktan beslenme üzerine kurulu.  Ancak bağlı oldukları hesap verdikleri kendilerini yönlendiren bir merci yok. Sistemin namusu, güvenliği, işlerliği onlara emanet. Merkezi bir yerden emir almamaları, bir otoritenin kontrolü altında olmamaları, katılımın serbest olması sistemin güçlü yanı olarak takdim ediliyor. Hatta Bitcoin’in cüzdan sahiplerine sağladığı güvenliği (ki bu güvenliği Bitcoin sahiplerini devlet müdahalesinden korumak şeklinde de anlayabiliriz) ve adem-i merkeziyetçi yapıyı yeterli bulmayıp, Bitcoin’in açıklarını, zayıflıklarını barındırmadıklarını iddia eden kripto paralar mevcut. Madencilerin bu işten kazançları madencilikle veya blok zincirinde üstlendikleri işler karşılığında kazandıkları kripto paralar. Bitcoin örneğinde üretilecek kripto para kalmadığında, madenciler sisteme ilgisini kaybettiğinde ne olacak sorusunun cevabı yok. İşler karıştığında sistemin işlerliğini sağlayıp, işleri düzene koyacak, madencilere yol gösterecek bir otorite de yok. Ya da biz öyle sanıyoruz. Son Bitcoin’in üretileceği tarih için 2150’li yılların telaffuz edilmesi bu sebeple önemli. Gerçi cüzdanlar arası para transferlerinde küçük de olsa komisyon talep ediliyor. Bu gelirler yeterli madenciyi besler mi bilmek mümkün değil. Üretim miktarı sınırlanmamış veya baştan üretilerek arz edilen (madenciliğin mümkün olmadığı), herhangi bir projeyle gelir elde edip sistemi bu gelirlerle ayakta tutmayı planlayan, muhtelif girişimlere özel kripto paralar da var. Ancak mevcut veriler, üretim miktarı ile paraların değeri arasında keskin bir korelasyonun mevcut olduğunu gösteriyor. Arzı sınırlı paralara teveccüh daha yüksek.

Bitcoin/Ethereum ve Coin/Token ayrımı

Kripto para dünyasında iki temel teknoloji veya sistemden bahsetmek mümkün. İkisi de adem-i merkeziyetçi  blok zinciri teknolojisini kullanmakla birlikte 2009 yılında ortaya çıkan Bitcoin  uyruk,  ülke, firma, mal veya hizmet ayrımı yapmadan altın veya diğer madeni veya banknot paralara alternatif olmayı, alım-satımlarda kullanılmayı, servet biriktirme ve saklamada kullanılmayı hedefliyor. Bu nitelikleriyle Bitcoin ‘coin’ vasfında. Bitcoin’in açık kaynak kodlarını kullanarak veya yeni protokollerle tanıtılan pek çok ‘coin’ mevcut.  2015 yılında ortaya çıkan Ethereum ise alım-satım ve hizmet işlemlerinde kullanılacak akıllı kontratların yazılmasına imkan veren bir platform. Bitcoin kullandığımız paraya alternatif olmayı hedeflerken, Ethereum aynı şeyi kullandığımız sözleşmeler (sermaye piyasası araçları vb…) için yapmak istiyor. İlaveten Ethereum’un kripto parası da var. Ancak Ethereum bazlı paralar genelde ‘coin’ değil ‘token’ olarak niteleniyor. Herhangi bir proje için Ethereum platformunu kullanarak işe, aktife, projeye özel ‘token’ çıkarmak da mümkün. Pek çok ‘token’ Ethereum platformunu kullanıyor. Bitcoin ve Ethereum amaçlarına ulaşırsa hem para hem de sermaye piyasalarında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Alım-satım ve saklama platform ve cüzdanları

Şifreli paraları (coin veya token) alıp-satabileceğiniz pek çok elektronik platform var. Ciddi platformlar ‘müşterini tanı’ ilkesiyle çalışıyor. Alım-satım yanında kripto veya konvansiyonel paralarınızı (birikiminizi) nezdlerindeki cüzdan ve hesaplarda saklayabileceğiniz platformlar, pasaport, kimlik bilgilerinizi, el yazınızı, fotoğrafınızı talep ediyor,  para transfer etmek istediğinizde hem mail hem de cep telefonu ve şifreye dayalı güvenlik önlemleri devreye sokuluyor.

Ben şifreli paramı piyasada değil, kendi cüzdanımda saklamak istiyorum diyorsanız üç seçeneğiniz var. Bazı kripto paralar kendi nezdlerinde saklama hizmeti sunuyor. Daha doğrusu internet sitelerine girip cüzdan oluşturuyorsunuz. Belki de 50 hanelik rakam ve harflerden oluşan cüzdan numaraları sadece size veya işleme özel. Alım satım yaptığınız platformdan para transferini bu hesaba gerçekleştiriyorsunuz.  Yok daha güvenli olsun istiyorsanız cep telefonunuza veya masa üstü bilgisayarlarınıza indireceğiniz kripto para cüzdanlarını kullanabilirsiniz.  Masa üstü bilgisayarlar için geliştirilen cüzdanların para alıp-göndermeye hazır olması için şebeke (blok zinciri) ile eş anlı (senkron) hale getirilmesi gerekiyor. Bunun için tüm blok zincirini bilgisayarınıza indirmeniz gerekiyor ki ciddi zaman ve hard disk kapasitesi gerekebilir. Ayrıca şebekedeki bir-kaç madencinin de aktif olması gerekiyor ki zincire bağlanabilin. Zaten cüzdanınıza transfer ettiğiniz parayı kullanabilmeniz (örneğin parayı başka bir cüzdana veya alım-satım platformuna transfer edebilmeniz için) ilk para girişinin kayıtlı olduğu bloğun yeterli sayıda madenci tarafından onaylanmış olması gerekiyor. Üçüncü bir seçenek, eğer satın aldığınız kripto parayı destekliyorsa, kağıt cüzdan olarak isimlendirilen tek kullanımlık sanal cüzdanlar olabilir.  Cüzdan numarasını ve şifresini kaybettiğinizde veya evdeki masa üstü bilgisayarın hard diski silindiğinde (eğer cüzdan back-up’ı yoksa) paranıza bir daha ulaşmanızın yolu yok.

Bazı platformlar sadece likiditesi yüksek kriptolar arasındaki alım-satım (değiş-tokuş) işlemlerini gerçekleştiriyor. Saklama hizmeti yok. O sebeple bu platformları kullanmak fazlaca bir formalite gerektirmeyebiliyor. Önce masa üstü veya başka bir saklama ortamında tuttuğunuz cüzdanınızdaki kripto parayı bu platformun size tahsis ettiği cüzdana transfer ediyorsunuz. Transferi masa üstündeki cüzdanınızdan yapsanız bile, şebekeye komisyon ödemeniz  gerekebilir. Platform, satım karşılığı edindiğiniz yeni kripto parayı göndermek istediğiniz cüzdanın numarasını sorup transferi gerçekleştiriyor.  Platform alım-satım ve/veya transfer işlemlerinden komisyon alabiliyor.  Transferlerde mail teyitleri de devreye sokulabiliyor.  Tüm bu işlemlerin gerçekleşmesi, şebekelerdeki teyit sürelerine de bağlı olarak beş-on dakikada tamamlanabiliyor. Şebekelerin çalışma hızı ve teyit süreleri aynı değil. Bitcoinle ilgili önemli bir rahatsızlık teyit süreleri idi.   İşlemlerdeki komisyon oranları son derece cüz’i gözüküyor. Aynı sayıda arbitraj ve transferi bankacılık sistemini kullanarak yapsanız elinizdeki birikimi kısa sürede yitirirsiniz.

İlk yazıda da dikkat çektiğimiz üzere kripto paraların sekiz yıllık bir geçmişi var. Bu süreçte kripto paraları toplayıp ortadan kaybolan pek çok platform veya saklamacı olmuş. Yani operasyonel risk çok yüksek.

Yatırımcı birey ve şirketlerin durumu aynı mı?

Olmamalı. Bireyler satın aldıkları kripto paraları kişisel olarak saklamayı tercih edebilirler. Hatta kripto para almalarının temel nedeni bu olabilir. Kurumsal şirketlerin aldıkları veya işlemlerinde kullandıkları kripto paraları masa üstü bilgisayarlarda,  patron veya muhasebecinin boynuna asıp taşıdığı USB’lerde vb. suretle saklamaları herhalde uygun bir yol olmayacaktır. Dolayısıyla kurumsal firmaların kripto para ile iş yapmadan önce uygun ve güvenilir platform ve saklamacılar bulmaları, hesap açtırmaları, muhasebe kayıtlarını bu platformların temin ettiği belge ve dokümanlara dayandırmaları gerekir.

Bitcoin ve teknolojisi sabote edilebilir mi?

Neden edilmesin? Açığı olmayan hatasız teknoloji, çözülemeyecek şifre yoktur. Tehlike Bitcoin’i  kendi  üstün çıkarları için tehdit gören güçlü bir merkezden gelebileceği gibi bizatihi kripto dünyasından da gelebilir. Kripto dünyasında ilk gelişme aşamasından bu yana işin içinde olan, bugün ise belki de rakip hale gelmiş, kendi kripto paralarının başarısı için uğraşan pek çok kişi var. Kripto paraları ve teknolojisini geliştirenlerin, isterlerse, bu işi sabote edemeyeceklerine inanmak, Nasreddin Hoca’nın deyimiyle ‘kazanın doğ(ur)duğuna inanıp öleceğine inanmamak’ olur.

Kripto paralar kara para aklama ve rüşvet düzenine yardımcı olur mu?

Kripto paralarla ilgili yapılan yorumlarda, kara para aklama ve saklama imkanlarının altı çizilip, kripto paraların gördüğü ilgi kara paranın güvenli saklanması için sunduğu imkanlara bağlanıyor. Açıkçası biz fazlasıyla ‘denetmen’ gözlüğüyle yapılmış bu yorumlarla mutabık değiliz.  Şu anda kara para aklama faaliyetleri ve rüşvet çarkı altın, TL, EURO veya USD  ile dönmüyor mu?  Veya kara para aklamayı,  rüşveti engellemek istediniz de Bitcoin mi engel oldu diye sormak herkesin hakkı. Devletler isterse bu paraların alınıp-satıldığı veya saklandığı platformları regüle ederek pek çok şeyi zaten kontrol edebilir. Yukarıda platformların nasıl çalıştığını anlattık. Çok fazla sorun gözükmüyor. Ancak gizlilik ilkesiyle çalışmakta ısrar edecek platformlar, bu platformları örtük de olsa koruyup kollayacak devletler illaki olacaktır. Vergi cennetleri veya off-shore merkezler çok mu farklı? Aldığı kripto parayı istediği yerde saklamak kişinin hürriyetidir. Eğer değerli olduğuna inanmışsa, yastık altında altın veya para saklamaktan da bir farkı yoktur. Kimseyi ilgilendirmez. Güvenini sağlarsanız gelir regüle ettiğiniz kurumlarda saklar veya ödünç  verir. Kaldı ki teknolojiyi bilenler için, kripto cüzdanların internet alemindeki yolculuklarını takip etmenin, motosikletli kuryeleri takip etmekten çok daha kolay olacağına eminiz.

Blockchain, bankacılığın sonunu getirir mi?

Hayır, en azından bu yüzyılda değil. 1985 yılında mesleğe girdiğimizde ATM’ler yeni yaygınlaşıyordu. O zamandan bu yana teknoloji bankacılığı ne zaman bitirecek diye bekliyoruz.  Gerçi bankacılığın aracılık fonksiyonunu bitirmek misyonu bu defa Ethereum teknolojisine yüklenmiş gözüküyor. Bitcoin ise insanların tasarruflarını saklama formunu değiştirecek. Bankalar bu formdaki tasarrufları ödünç alabilmek için çok daha fazla gayret sarfetmek zorunda kalacaklar belki de. Ancak ne Bitcoin’in  ne de Ethereum’un   bankaların geleneksel kredi açma ve kredi riskini yönetme fonksiyonlarını ikame etmeleri mümkün değil.   Daha doğrusu Bitcoin ve Ethereum ile bankalar olmaksızın da her türlü krediyi açarsınız kuşkusuz. Ancak kullandırdığınız krediler bir daha geri dönmez. Krediyi alıp üzerine yatanları tespit edecek, Ethereum bazlı sözleşmelerin uygulanmasını sağlayacak, vadedeki yükümlülüğüne uymayanları gerektiğinde topuğundan ısıracak, yapay zekaya sahip robotlar geliştirildiğinde bu problem de çözülür belki(!). Şaka bir yana ‘teslim mukabili ödeme’ dışındaki formlarda Ethereum kontratlarının uygulanma şansı olur mu veya nasıl olur bilmiyoruz.

Diyanet de topa girdi. Sahi parayı para yapan nedir?

Geçtiğimiz hafta Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Bitcoin fetvası gündeme düştü. Diyanet ‘şimdilik’ kaydıyla Bitcoini caiz bulmamış. Sebep paranın arkasında merkezi bir otoritenin veya altın gibi fiziki bir varlığın bulunmaması ve kara para aklama gibi meşru olmayan işlerde kullanılması endişesi. Diyanetin kara para aklamayı gayri meşru görmesini takdir etmemek mümkün değil. Ancak biz suç ekonomisi ile kripto paralar arasında kurulan zanna dayalı bağlantıları neden çok sağlıklı görmediğimizi yukarıda açıkladık.  Paranın arkasında merkezi bir otoritenin (daha doğrusu otoritenin itibarının) veya somut bir değerin bulunmaması argümanları da aslında yabana atılır cinsten değil. Akıl-fikir sahibi hiç kimse bunlar yanlış diyemez. Ancak insanlık tarihi boyunca para olarak kullanılan metanın haddi hesabı yok. Para olarak kullanılmasına rağmen aslında fiziki varlığı olmayan tek şey otoritenin itibarı. İtibarı bile gösterişli kağıt veya düşük değerli maden ile fiziki forma sokmaya çalışmışız. Merkezi otoritenin değerli madenlere dayalı karşılıklı paradan itibara dayalı paraya geçişi, insanların bunu kabul etmesi de evrimsel bir süreçle olmuş.  Sonuçta parayı para yapan diğer insanların ona bir değer atfedecekleri, onun karşılığında diğer insanlardan ihtiyacınızı giderecek mal ve hizmetleri satın alabileceğinize olan inanç. Dijital teknoloji çağında herhangi bir ihtiyacı gidermeye aday sanal-soyut girişim ve projelerin uçuk da olsa, sağlıklı gözükmese de,  bir değerinin olabileceğini kabul etmek zorundayız. Ayrıca kripto paraları doğrudan merkez bankalarının çıkardığı paralarla karşılaştırmanın her zaman için doğru olmayabileceğini, kripto para türevlerinin veya bizatihi bu paraların doğrudan veya menkul kıymetlerin dayandığı varlık havuzları içinde sermaye piyasalarında alım satıma konu edilebileceğini unutmamak gerekiyor.

Dijital nesil, ben atalarımın kullandığı parayı kullanmak zorunda değilim der mi?

Çok fazla kaynaktan bilgiye maruz kalarak yetişecek, dünyada olup biteni, diğer insanların ve kültürlerin yaşam tarzlarını kendi gözleriyle anlık izleyebilen, bireysel özgürlüğüne daha düşkün,  teknolojiyle fazlasıyla barışık, dünya vatandaşı olmaya daha hevesli bir neslin tercihleri, davranış kalıpları bizlerden çok farklı olabilir.  Biz yeni nesillerin şifreli paraları çok fazla sevebileceğini düşünüyoruz.

TCMB Başkanı’nın “Dijital para” açıklaması

Merkez Bankası Başkanı Sn. Çetinkaya’nın Kasım ayı başlarında yaptığı ‘dijital paralar finansal istikrara katkı sağlayabilir’ açıklamasını üç açıdan fevkalade önemli görüyoruz.

Öncelikle TCMB’nin bu aşamada doğru bir yerde durduğunu gösteriyor. Esasen TCMB’nin ilk önce kendi çıkardığı paranın istikrarını, değerini koruması zorunluluğu var. Bitcoin’e tavır alsanız  ilk önce bunu hatırlatırlar. Kaldı ki kripto veya dijital paralara açıktan savaş açmak tam bir çılgınlık olur. Azgelişmiş veya gelişmekte olan, iç ve/veya dış açık sebebiyle paraları istikrarsız ülkelerin bu savaşı kazanması zaten imkansız. Tam tersine, bu ülkelerin dijital paraya savaş açmaları, sadece Bitcoin,  Ethereum gibi projelerin ne kadar doğru olduğunu gösterir.

İkincisi Sn. Çetinkaya ‘dijital paralar’ demiş, ‘kripto paralar’ dememiş.  Her kripto para dijital paradır, ancak her dijital para ‘kripto para’ olur mu emin değiliz.  Aşağıda tartışacağız. Biz özellikle gelişmiş ülke merkez bankalarının bireysel olarak dijital (kripto) para ihracına girişmelerinin bizim gibi ülkeler için doğuracağı sonuçlardan endişeliyiz. Merkez bankalarının dijital para teknolojisi nasıl olur, Blockchain teknolojisi merkeziyetçi bir yapıya uyarlanabilir mi bilmiyoruz. Ancak güvenliği merkez bankaları tarafından sağlanacak tüm dünya vatandaşlarının bire-bir alıp-satabileceği, istediği yerde saklayabileceği şifreli bir teknoloji neden mümkün olmasın ki?

Üçüncüsü Sn. Çetinkaya’nın bakış açısı, dünyadaki önemli merkez bankalarının bakış açısını da yansıtıyordur diye düşünüyoruz.

Dijital çağa evet deyip parasına burun kıvırmak olmaz diyelim. İyi ama Bitcoin’in elektrik sarfiyatına dayalı altın madeni kurgusu size de çok ‘banal’ ve ‘irrasyonel’ gelmiyor mu?

Açıkçası bize öyle geliyor. Bitcoin, arz miktarı dünya oluşurken sınırlanmış ‘altın’ın üretimini taklit edip, onunla rekabet edecek bir varlık yaratmaya çalışıyor. Ve bunu hiç de çevreci olmayan bir şekilde ‘elektrik’ sarfiyatı ile yapıyor. Aslında maliyet açısından baktığınızda, üretilen her bir Bitcoin için  sanal olmayan bir üretim maliyeti oluşuyor. Diyebilirsiniz ki minumum fiyatın bunun altına inmemesi lazım. Diyebilirsiniz ki Bitcoin değil ama dayandığı teknoloji para ediyor. İyi de Bitcoin’in sunduğu tüm fonksiyonları, aynı veya benzer teknoloji fakat güvenlik ve hız açısından belki de daha iyi bir şekilde ve daha maliyetsiz üstlenebilecek onlarca alternatif sözkonusu iken (örneğin IOTA dağıtık defter teknolojisini bloksuz uygulayan bir teknolojiye sahip) bunun ne anlamı olabilir? Bitcoin ve rakipleri arasındaki fiyatın bu kadar açılmasının sebebi, sözde maksimum üretim kısıtı, sözde üretim zorluğu, mevcut arzın büyük bir bölümünün projenin arkasındaki bilinmeyen ellerde tutuluyor olması ve kuşkusuz ilk olma ve tanıtımın getirdiği avantajlardan kaynaklanan bir husus olsa gerek. Bitcoin’in bu konumunu çok uzun süre muhafaza ettirmesini beklemek rasyonel olmaz.  Ancak Bitcoin’in finansal değerinin çökmesi, kripto paraların sonunun geleceği anlamına da gelmeyecektir.

Kripto para teknolojisi azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler ve bankacılık sistemleri için büyük bir tehdit haline dönüşebilir mi?

Evet maalesef böyle bir olasılık var. Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları Bitcoin ve diğerleri ile rekabet etmek ve hatta kripto teknolojisinin getirdiği fırsatları kendi konumlarını güçlendirmek için kullanırlarsa durum çok kötüye gidebilir.

Gelişmiş ülkeler kendi kripto paralarını çıkarmaya yönelmeden, BIS  harekete geçirilse daha iyi olmaz mı?

Merkez bankalarının kripto paralara kayıtsız kalmaları mümkün değil. İsterlerse halen kullandığımız kağıt ve madeni paraları,  dijital formda da ihraç edebilirler. Bizim endişemiz daha büyük. Ülkelerin,  gerçekten altına, gümüşe ve hatta petrol veya doğalgaza dayalı ‘kripto para’ ihracına girişebileceklerini düşünüyoruz. Kripto para teknolojisinin virgülden sonraki sekiz haneye kadar bölünmeye izin verdiğini bunun daha da artırılabileceğini hatırlatalım. Finansal istikrar ve bizim gibi ülkeler için en evlası, altın ve/veya gümüşe ve hatta diğer konvertibl paralara dayalı dijital para ihracı misyonunun İsviçre Basel’de yerleşik BIS (Bank for International Settlements)’e yüklenmesi olur diye düşünüyoruz.

Türkiye’nin saygın ve kaynak sahibi vakıf üniversiteleri, gerekirse bir araya gelip, kripto paralar ve dayandıkları teknolojiler ile, sempozyum düzenlemenin ötesinde, ilgilenirse ülkemiz için iyi olur.

Buna da ilave yorum yapmayalım veya herkes kendi yorumunu yapsın.

 

 Yasal Uyarı: Bloğumuzda yayınladığımız yazıların öncelikli amacı,  ‘Bankacılıkta Risk ve Sermaye Yönetimi’ isimli  kitabımızın okuyucularına kitapta irdelenen konularla ilgili  daha kapsamlı ve gerektiğinde daha güncel bilgi sunmaktır. Yazılarımızda   yeralan tespit ve değerlendirmeler şahsımız dışında  hiçbir kişi veya kurumu bağlamaz. Yatırımcılar, yazılarımızda yeralan bilgi, tespit ve değerlendirmelerden hareket ederek para veya sermaye piyasalarında pozisyon aldıklarını iddia edemezler. Yatırım danışmanlığı ile iştigal edenler, yatırımcıları yönlendirici mahiyette tavsiyelerde bulunanlar, yazılarımızdan, kaynak göstermek suretiyle dahi alıntı yapamazlar.