BDDK’nın Covid-19 önlemleri…
Olağanüstü koşulların sıra dışı önlemleri zorunlu kılabileceği muhakkaktır. Bu çerçevede BDDK tarafından Covid -19 salgınının ekonomik ve finansal sonuçları ile mücadele kapsamında alınmış önlemlerin ‘sıra dışı’ ve ‘geçici’ olarak nitelenmesi herhalde doğru olacaktır. Zira bu önlemler, ortaya çıkarabilecekleri idari para cezaları veya diğer olumsuzlukların yanında bankaları ve kredi müşterilerini rahatlatma amacıyla, uluslararası standart mahiyetindeki pek çok düzenlemenin geçici sürelerle de olsa askıya alınmasını öngörmektedir.
Önlemlerden bazıları özellikle yurtdışında mukim finansal kuruluşların Türk Lirası borçlanıp döviz talebi yaratmalarını önlemeye veya bu oyuncuları Türk Lirası yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için döviz satmaya zorlama amacı gütmektedir. Bu çerçevede yurtdışı bankalarla yapılan TL-YP swap işlemleri ve diğer türevler ile yurtdışı bankalara yapılacak TL plasmanlar ayrı ayrı banka özkaynaklarının belli bir yüzdesi ile sınırlanmaktadır. Kurul, TL yükümlülüklerini zamanında yerine getirmediği gerekçesiyle bazı uluslararası bankalarla TL-YP işlem yapılmasını da Kanun’un 93’üncü maddesine dayanarak yasaklamıştır.
Alınan önlemler içinde bankaları en fazla sıkıntıya sokacak (kişisel olarak bizim de arzu edilmeyen sonuçlarından endişe ettiğimiz) düzenleme 18.04.2020-9000 ve Kurul kararı ile ihdas edilen Aktif Rasyosu’dur.
Bankacılık Kanunu’nun 43 ve 93’üncü maddelerine dayandığı ve 148/a maddesiyle müeyyideye tabi tutulacağı açıklanan Aktif Rasyosu 1 Mayıs 2020’den itibaren mevduat bankalarında %100 (Katılım Bankaları’nda %80) olarak tesis edilecektir. AR Covid-19 tedbiri olarak takdim edilmekle birlikte düzenlemenin geçiciliğine ilişkin herhangi bir işaret (Yönetmelik yerine Kurul Kararı ile ihdas edilmesi dışında) bulunmamakta, TL ve YP Mevduat toplamı 25 milyar TL’nin altındaki bankalara uyum için Aralık 2020’ye kadar süre tanınmaktadır. AR’ın paydasına diğer bankalardan sağlanan mevduat veya krediler dahil olmadığından, rasyoyu tesis edemeyen bankaların yurtiçi veya yurtdışı mali kesimden mevduat veya kredi sağlama, menkul kıymet ihraç etme veya özkaynaklarını artırma suretiyle sağlayacakları ilave kaynakları mali kesim dışındaki kişi ve kuruluşlara kredi olarak kullandırmaları veya yine Kurul kararlarında tarif edilen menkul kıymetlere (T.C. Hazinesi ile bankalar hariç yurt içi yerleşiklerin ihraç ettiği bono ve tahvillere) plase etmeleri gerekmektedir. Temel amaç özel bankaları kamu bankalarıyla rekabete zorlayarak (ki bu rekabetin mevcut konjonktürde ancak fiyatlamalarda kaynak maliyetleri ve Beklenen Kredi Zararlarının göz ardı edilmesi ve/veya kredi standartlarının düşürülmesiyle yapılabileceği açıktır) kredi arzını artırmak olsa da paydada mali kesim dışı YP Mevduata 1.75, payda ise Menkul Kıymetlere 0.75, TCMB’na swap işlemleri ile tevdi edilecek döviz ve altına 0.5 katsayısının uygulanması AR’ın daha ucuz ve daha fazla kredi arzı dışında kamu borçlanma faizleri ve döviz kur ve rezervlerine yönelik hedeflerinin de bulunduğunu göstermektedir.
Yukarıdaki oranlar dışında, belirtilmesinde yarar görülen başlıca Covid-19 önlemleri şunlardır:
► Kur artışlarının BDDK’ya raporlanan yasal sermaye yeterliliği oranlarında yarattığı erozyonu önlemek amacıyla kredi riskine esas tutar hesaplamasında YP varlıklar, Aralık 2020 sonuna kadar tarihi kurlarla (Aralık 2019 sonu kuruyla) değerlenebilecektir.
► Likidite Karşılama Oranı ve Bankacılık Hesaplarından Kaynaklanan Faiz Oranı Riski Standart Rasyosu’nun yasal sınırlar dahilinde tesis edilememesi Aralık 2020 sonuna kadar müeyyide konusu olmayacaktır.
► Kredi ve karşılık mevzuatındaki standart temerrüt süresi (TFRS 9 Beklenen Zarar Karşılığı Uygulamasında kredilerin üçüncü sepete aktarılmasını zorunlu kılan maksimum gecikme süresi), 2020 yıl sonuna kadar 90 gün yerine 180 gün, TFRS 9 Beklenen Zarar Karşılığı Uygulamasında kredilerin birinci sepetten, ikinci sepete aktarılmasında gözetilen en somut gösterge niteliğindeki 30 gün veya üzeri gecikme süresi ise 90 veya üzeri olarak uygulanacaktır.
Yukarıda kısaca özetlenen ‘geçici’ önlemlerin yürürlüğünün ihtiyaç duyulduğunda uzatılabileceğini tahmin etmek zor değildir. Öte yandan doğrudan Covid-19 salgını ile ilişkili görülmese de zamanlama itibariyle diğer önlemlerle çakışan, özünde birbiri ile ve sermaye yeterliliği rasyosu ile ilişkili üç önemli Kurul kararına burada kısaca değinmekte yarar bulunmaktadır.
► 16.04.2020-8999 sayılı Kurul kararı ile sermaye yeterliliği oranı hesaplamasında T.C. Hazinesi’nce ihraç edilen YP menkul kıymetler ile TCMB’dan olan YP alacaklara bağımsız derecelendirme kuruluşlarınca verilen ülke kredi notlarına göre risk ağırlığı belirlenmesi zaruret olmaktan çıkarılmış, T.C. Merkezi Yönetiminden olan YP alacaklara ‘sıfır’ risk ağırlığı uygulanması kararlaştırılmıştır. Kurul kararı, Moody’s, DBRS, S&P ve Fitch’den sonra Japan Credit Rating Agency’nin de (JCRA) Türkiye’nin ülke kredi notunu yatırım yapılabilir baremin altına düşürmesi sonrasında alınmıştır.
► Kurul 21/02/2020-8875 sayılı kararı ile, 2020 yılı Ocak ayında çoğunluk hisseleri kamu kontrolündeki banka, kuruluş ve birlikler tarafından devralınan Türkiye’de yerleşik JCR Avrasya Derecelendirme A.Ş. (JCR-ER) tarafından verilen ‘ulusal’ ve ‘uluslararası’ kredi derecelendirme notlarının bankaların sermaye yeterliliği hesaplamalarında kullanılmasını uygun görmüştür (JCRA’nın, JCR-ER’deki nitelikli ortaklığı devam etmektedir).
► Kurul 21/02/2020-8876 sayılı kararıyla 500 milyon Türk Lirası ve üstü ciroya sahip şirketlerin kredi kullanabilmesi için 30.06.2021 tarihine kadar yetkili bir derecelendirme kuruluşundan derecelendirme notu almasını zorunlu tutmuştur.
Kurul’un 21/02/2020- 8875 ve 8876 sayılı kararlarıyla bankaların Türkiye’de yerleşik kurumsal şirketler, banka ve diğer finansal kuruluşlardan olan TL riskleri için sermaye yeterliliği hesaplamalarının Türkiye’de yerleşik JCR-ER tarafından verilen ‘ulusal’ kredi derecelendirme notlarına göre yapılabileceği bir döneme adım atılmıştır.
Not: Aktif Rasyosu 31 Aralık 2020 itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır (15.01.2021).
Yasal Uyarı: Bloğumuzda yayınladığımız yazıların öncelikli amacı, ‘Bankacılıkta Risk ve Sermaye Yönetimi’ isimli kitabımızın okuyucularına kitapta irdelenen konularla ilgili daha kapsamlı ve gerektiğinde daha güncel bilgi sunmaktır. Yazılarımızda yeralan tespit ve değerlendirmeler şahsımız dışında hiçbir kişi veya kurumu bağlamaz. Yatırımcılar, yazılarımızda yeralan bilgi, tespit ve değerlendirmelerden hareket ederek para veya sermaye piyasalarında pozisyon aldıklarını iddia edemezler. Yatırım danışmanlığı ile iştigal edenler, yatırımcıları yönlendirici mahiyette tavsiyelerde bulunanlar, yazılarımızdan, kaynak göstermek suretiyle dahi alıntı yapamazlar.