Bitcoin çöker mi ? (I)

You may choose a language (en,ar,de,fr,tr)


Ne zaman çökeceği merakla beklenen Bitcoin’in fiyatı  9.000 ABD Dolarını zorluyor. Aslında ülkemizde Bitcoin ile ilgili yapılan değerlendirmelerde iki uç kutba rastlamak mümkün. Bir tarafta olanı biteni ‘lale soğanı’ çılgınlığı ile karşılaştırıp, dünyanın en büyük ‘ponzi’ lerinden birisi ile karşı karşıya olduğumuzu düşünenler. Diğer tarafta dünyanın yeni rezerv parasının doğduğuna inananlar. Bu grupta fiyatın yüzbinlerce doları bulabileceğine inanan ve Türkiye’nin tercihen Konya ovasına kuracağı güneş enerjisinden elektrik üreten bir santral ve gerekli ‘donanım’ yatırımıyla Bitcoin üretimine (madenciliğine) girmesini önerenler var. Santral ve burada üretilen elektriği Bitcoin madenciliğinde kullanacak ekipman için 2 milyar ABD Doları tutarı bir yatırım yeterli olacakmış.  Gerçi  Bitcoin’in üretilebilecek maksimum miktarı  21 milyon ile sınırlanmış durumda. 26 Kasım 2017 itibariyle bu tutarın 16.702.187’si zaten üretilmiş. Son Bitcoin’in üretilmesi gittikçe zorlaşacak algoritma nedeniyle  ancak 2150’li yıllara doğru mümkün olabilecekmiş. Bu sınır ve tarihlere itibar etmek ne kadar gerçekçi bilemiyoruz. Zira öz Bitcoin’in arz miktarını artırmasalar da Bitcoin’in kardeşi olarak nitelenebilecek (yine azami 21 milyon üretim sınırlı)  ‘Bitcoin cash’ ve ‘Bitcoin gold’ u piyasaya sürüp, şifreli (kripto) paraların kraliçesi konumundaki Bitcoin’den sonra  üçüncü  ve beşinci büyük piyasa değerine sahip iki marka daha yaratmayı pekala başardılar. İkinci sırada Etherium, dördüncü sırada Ripple var. Peki bunu başaranlar kim ? Resmi olarak kimse bilmiyor. Karşınızda gerektiğinde hesap sorabileceğiniz merkezi veya şeffaf bir otorite veya şirket yok. Gerçi mevcut Bitcoin arzının %60’ının Çinliler tarafından kontrol edildiğine inanılıyor. Başka bir inanış (veya komplo teorisi) Bitcoin projesinin Çin devletinin örtük desteğine sahip olduğu. Eğer böyle ise Bitcoin’inin çökmesi için uzunca bir süre daha beklemek gerekebilir. Zira dolaşımda olan Bitcoin sayısının ve 9000 ABD Doları fiyatın çok fazla bir anlamı yok.   Zira her bir Bitcoin virgülden sonraki sekiz haneye kadar bölünüp, alınıp satılabiliyor. Bir Bitcoin’in 10 milyonda biri bir satoshi’ye eşit (Bitcoini geliştiren bilinmeyen kişi veya grubun takma ismi Satoshi Nakomato’ya atfen).  Dolayısıyla bir tam Bitcoin çok pahalı görünüyor olabilir, ancak sadece 9 ABD Doları’na  (35 TL’sına) 100.000 satoshi satın alabilirsiniz (!). Bir satoshi’nin bir cent’e eşit olabilmesi için bir Bitcoin’in 100.000 ABD Doları değere ulaşması gerekiyor.

Yukarıda dikkat çektiğimiz ucuzluğa (!)  rağmen tek bir satoshi bile kripto para dünyasında çok fazla değerli. Örneğin satoshi kullanarak kripto para alış verişi yapmak cebinize Cumhuriyet altını koyup semt pazarına alış-verişe çıkmaya benziyor. Alış-verişte doğrudan Bitcoin kullanmak yerine önce daha düşük değerli ancak kabul gören başka bir şifreli paraya dönüp (örneğin Doge) kullandığınızda,  doğrudan satoshi kullanarak alabileceğiniz miktarın 20 katını almak mümkün olabiliyor. Piyasa istatistikleri aynı şifreli paranın aynı günde aynı veya farklı piyasalarda hem 0,000004 US$’a hem de 0,000080 US$ dan alınıp satıldığı örneklerle dolu. Alınıp satılan miktarlar milyonlar mertebesinde olduğundan satoshi ile atılan veya yenilen kazığın miktarı çok yüksek olabiliyor.

Şifreli paralarla ilgili piyasa istatistiklerini yayınlayan coinmarketcap.com’un verilerine göre piyasalarda halihazırda alınıp satılan şifreli para sayısı 1332’ye bunların toplam piyasa değeri ise 285 milyar ABD Dolarına ulaşmış durumda. Toplam piyasa değeri içinde öz Bitcoin’in payı %52, ‘Bitcoin cash’ ve ‘Bitcoin gold’un  payı ise %10 civarında. İlk beşin hakimiyeti %82 seviyesinde. Her kripto para kendisine iyi kötü bir misyon belirlemiş. Sanal kumarhane parası olmayı hedefleyen de var çevreyi korumayı, yoksulların parası olmayı hedefleyen de.  Azami arz miktarı sınırlı  (deflasyonist) olanı veya sınırsız (enflasyonist) olanlar, madencilik yaparak kripto para üretebilecekleriniz veya madencilik  yapamayacaklarınız var. Bİtcoin’in, barındırdığı yapısal sorunlar nedeniyle,  eninde sonunda işlevsiz kalacağı düşüncesiyle Bitcoin’in zayıflıklarını içermeyen bir kripto para olma hayaliyle yola çıkanlar da var. Bazıları ihtimaldir ki vurgun amaçlı.  Çünkü her şeyin satılabildiği bir ortamda basit bir projeyle birkaç-milyon, o da olmazsa bir-kaç yüz bin dolar kaldırmak hiç zor gözükmüyor. Ancak  bankalar, takas ve ödeme sistemleri tarafından çok ciddiyetle takip edilmesi gereken veya zaten bu kurumların desteğini sağlamış ‘Ripple’ gibi projeler de mevcut.     Bitcoin future sözleşmelerinin organize piyasalarda (CMO) işlem görmelerinin gündeme gelmesiyle, değerlendirmelerde daha bir dikkatli davranıldığı, ‘ya tutarsa’ deyip Nasreddin Hoca safına geçenlerin çoğaldığı gözlemleniyor. Bu gerçekleşirse, kısa pozisyon almak da mümkün olacağından, piyasalarda daha sıhhatli fiyat oluşacağı iddia ediliyor.

Şifreli paraların sekiz yıllık bir geçmişi var. Bu kadar ilgi görmelerinin, şaşılacak ölçüde güven sağlamalarının temel nedeni dayandıkları teknoloji. Son zamanlarda duymaktan belki de  ‘gına’ getirdiğimiz ‘Blok zinciri’ (Blockchain) teknolojisinden bahsediyoruz.  Aslında Bitcoin’i ponzi olarak niteleyenler bile şifreli  paralarla dayandıkları teknoloji birbirinden ayırıp,  ‘Bitcoin başka’ ‘Blockchain’ başka demeyi ihmal etmiyorlar. Bitcoin’in geleceği ile ilgili belki çok fazla fikrimiz yok, ama Blockchain teknolojisinin özellikle finans dünyasını adeta yeniden dizayn edeceği yönünde sarsılmaz bir inanç oluşuyor.

Belki de doğrudur. Yani kripto paralar, meşhur ettikleri Blockchain teknolojisinin  en iyi kullanım örnekleri değildir. Ama fiziki olarak hiçbir kıymeti olmayan, değersizleştiğinde bir bardak su bile içilemeyecek Bitcoin’e gösterilen ilgi, sadece kısa sürede köşeyi dönme arzusu, sürü psikolojisi ile açıklanabilir mi? Bitcoin’in finansal değeri çökse bile,  kripto paralar gündemden kolayca düşer mi?  Lambadan çıkan cin artık geriye girer mi?

Devam edeceğiz…

Devamı için tıklayınız..

 

Yasal Uyarı: Bloğumuzda yayınladığımız yazıların öncelikli amacı,  ‘Bankacılıkta Risk ve Sermaye Yönetimi’ isimli  kitabımızın okuyucularına kitapta irdelenen konularla ilgili  daha kapsamlı ve gerektiğinde daha güncel bilgi sunmaktır. Yazılarımızda   yeralan tespit ve değerlendirmeler şahsımız dışında  hiçbir kişi veya kurumu bağlamaz. Yatırımcılar, yazılarımızda yeralan bilgi, tespit ve değerlendirmelerden hareket ederek para veya sermaye piyasalarında pozisyon aldıklarını iddia edemezler. Yatırım danışmanlığı ile iştigal edenler, yatırımcıları yönlendirici mahiyette tavsiyelerde bulunanlar, yazılarımızdan, kaynak göstermek suretiyle dahi alıntı yapamazlar.